27 Kasım 2023 Pazartesi

İZMİR / DARAĞAÇ’IN SANAT KOKAN SOKAKLARINDA KISA BİR TUR.


Halkapınar ile Alsancak semtleri arasında yer alan Darağaç (Günümüzde adı Umurbey) İzmir’in en eski mahallesi. 

Alsancak Liman bölgesinin hemen arkasında, Şehitler Caddesi üzerinden giriliyor. Alsancak Stadyumu ve eski Sümerbank civarında. Konak’da bindiğim Fahrettin Altay > Halkapınar T2 Tramvayından Üniversite durağında indim. 

Tramvayın geldiği istikamette yaklaşık 20m yürüdüm ve 1525 sokaktan hemen Darağaç Mahallesine adımımı attım. Darağaç Mahallesi 4 sokağın 4 sokakla kesiştiği yerlerde kurulmuş bir mahalle aslında. 

En azından benim orada olmamı gerektiren, fotoğraf çekmek için gittiğim yerler. 

Darağaç ve çevresi Osmanlının son zamanları ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında İzmir’in en önemli sanayi ve ticari bölgesi. 1867’de Havagazı Fabrikası, 1892 ve 1895 yıllarında un fabrikaları, 1895’te Şark Sanayi Kumpanyası, kiremit fabrikaları, 1920’den önce Tariş Alkol Fabrikası’nın, 1928’de Gomel Yağ Fabrikası’nın, Elektrik Fabrikası’nın ve 1953’te Sümerbank Basma Sanayi’nin açılmasıyla bir zamanların en önemli ticaret ve üretim merkezi olmuş. Ege Bölgesinin çok önemli tarım ürünlerinden olan üzümün, incirin ihracat için paketlendiği tesisler burada kurulmuş. Bu fabrikalarda çalışan işçiler Darağaç’a yerleşmiş. 

Resmî kayıtlara göre 400 civarında kişinin Darağaç’ta günmüzde daha çok otomobil ve motosiklet tamir atölyeleri var. Az sayıda kalan müstakil evlerde oturan sakinlerle iç içe yaşıyorlar. Darağaç sakinleri zamanla birer ikişer mahalleyi terk ederek İzmir’in başka semtlerine taşınmışlar, geride kalan evler kaderine terk edilmiş. 

Çok sayıda bina bakımsızlıktan yıkıldı yıkılacak durumda. Çoğu evin dış cephesinin sıvası dökülüyor. 

Ancak Darağaç’ın eski sakinlerinin komşuluk ilişkileri o kadar kuvvetliymiş ki her ayın ilk cumartesi günü Darağacı Simge Kahvehanesinde buluşup, eski günleri yad ediyor, anılarını tazeleyip komşuluk ilişkilerini korumaya çalışıyorlar Son yıllarda ülkemizde ve İzmir’de yoğun yaşanan göç dalgasından sonra Göç İdaresi Müdürlüğü Kayıt Güncelleme Merkezini bu mahallede açmış. 

Kapısının önünde çoluk çocuk çok sayıda göçmeni görmek her zaman mümkün. Geçmişte Rumların ve Türklerin birlikte komşuluk yaptığı bu mahalle son darbeyi bekliyor gibi, insanlar ürkek endişeli. 

Her an kepçeler, dozerler girebilir İzmir’in en eski mahallelerinden biri olan Darağaç gökdelenlere, alışveriş merkezlerine, rezidanslara ev sahipliği yapabilir. Zaten etrafı bugün dev gökdelenlerle çevrilmiş durumda. 

Darağaç bugün elbette başka bir gelişme ile de gündemde. Benim eşim ile birlikte ziyaret etmemizin nedeni mahalle içinde kar amacı gütmeyen bir sanat kolektifi ve yeni iletişim stratejilerinin deneyimlendiği bir açık alana dönüşmesini izlemek içindi. Darağacı Kolektifi Mural (Duvar resmi, doğrudan bir duvara, tavana veya diğer kalıcı alt tabakaya boyanmış veya uygulanan herhangi bir grafik sanat eser, duvar teknikleri arasında fresk, mozaik, grafiti bulunur), heykel, enstalasyon (yerleştirme), performans, fotoğraf gibi dallarda üretim yapan sanatçıları ve sanat topluluklarını mahallede bir araya getiriyor. 

Çekirdek kadrodaki 13 sanatçı mahallede yerleşik olarak yaşıyor; evleri ya da atölyeleri burada. Kamusal alanda yeni yöntemler deneyen sanatçılar mahallede artık kullanılmayan evleri de sanat üretiminin parçası yapmış. Mahallede tamir atölyesi olan motor, kaporta ustalarının da kimi zaman bu üretim sürecine katıldığı bir kolektif çıkmış ortaya. 

Sanatçıların deyimiyle; gündelik kapı önü sohbetlerinin sanat etkinliğine dönüştüğü; mahallelinin sanatçı, sanatçının izleyici olduğu yerdir Darağaç. Peki Darağaç’ın adı nereden geliyor merak ettiniz mi? “Darağacı isminin bir semt adına dönüşmesi ise Osmanlı döneminde şehrin yönetimini ele geçiren ve şehri despotik bir biçimde yöneten Kâtipoğlu ailesine mensup Mehmed Efendi’nin yaptırmış olduğu idamlarla ilişkilendiriliyor. 

18. yüzyılda İzmir’de ekonomik açıdan güçlenen, en parlak döneminde Konak’tan Alsancak’a, Bozyaka’ya değin şehrin birçok yerini “parselleyen” Kâtipoğlu ailesi, 1700’lerin ortasından itibaren âyan sıfatıyla şehrin idaresinde de söz sahibi olmuş. 

Konak meydanında bir konak inşa ettirerek -sonradan hükûmet konağına dönüşen bu konak, mevki-meydan olarak Konak’ın adı olmuş- şehri buradan yöneten Kâtipoğlu ailesine ilişkin bir tez yazan Nergiz Çelen, Kâtipoğlu Mehmed Efendi’nin İzmir’in Eşrefpaşa semtinde “büyük çınar ve kavak ağaçlarının dallarına keyfî olarak adam astırmasıyla bilindiğini” anlatıyor. Çelen, ailenin ulaştığı servetin, yönetimi tamamen ele geçirmesinin rahatlığıyla şehri zorbalıkla yöneten derebeyi Mehmed Efendi için “Şeriata uygun idamları ise Darağacı mevkiinde yaptırmış, idam edilen her kişi başına da top atışı yaptırarak bunu halka duyurmuştur” diyor.” *Araştırmacı Yaşar Ürük. 

Tavsiyem bu mahalleye gidin, az sayıda kalan sakinleri ve motor, otomobil tamircisi ile tanışın, sohbet edin, mahallenin eski ve günümüzdeki hikayesini birde onlardan dinleyin. Sizleri kesinlikle şaşırtacak, hayrete düşürecek duvar görsellerini izleyin bol bol fotoğraf çekin. 

Unutmayın İzmir demek sadece Alsancak, Karşıyaka, Bostanlı demek değil. İstinye Park, Hilltown gibi gösterişli alışveriş merkezleri değil.







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder