EJDERHANIN AĞZINDAKİ İNCİ; ÇİN
14 – 27 Ağustos 2009 tarihleri arasında eşimle birlikte yaptığımız Çin seyahati izlenimlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Hey Travel Trends acentesinin
düzenlediği “Antik Çin ve Yangtze Turu’na” İstanbul’dan katıldık. THY’ne ait
Airbus A330–200 Bursa adlı uçağı İstanbul-Pekin arasını direkt uçarak 8 saatte
ulaştı.Türkiye ile
Çin arasında 5 saatlik fark nedeniyle, inince (TSİ 08.30) hemen saatlerimizi
13.30’a ayarladık.
Çin’in başkenti olan Pekin’de (Beijing) yılda
66 milyon yolcuya hizmet veren Capital İnternational havaalanında bizlere yerel
rehberlik yapacak olan İsan karşıladı. İstanbul’dan bizimle beraber gelen Türk
rehber Ekin Tutluoğlu ise her sorumuza, sorunumuza tüm gezimiz boyunca cevap
vermek için etrafımızda adeta pervane oldu.
Çin yaz aylarında sıcak ve nemli bir
iklime sahip, 11 gün süresince pırıl pırıl masmavi bir gökyüzü göremedik,
sürekli sis vardı.
Çin
Halk Cumhuriyeti’ni kısa bilgilerle tanımak için şu bilgiler herhalde yeterli
olur sanırım.
Çin,
1,3 milyar nüfusuyla dünyanın en kalabalık ülkesi. Sosyalist Cumhuriyetle
yönetilen ülkenin devlet başkanı Hu Jintao, başbakanı ise Wen Jiabao.
5000
yıllık yazılı bir tarihi olan Çin Günümüz medeniyetinin temel taşlarını
oluşturan kâğıt, barut, pusula ve matbaacılık gibi pek çok buluşun sahibi.
Çin
nüfusunun %92'sini Han ulusu olarak bilinen etnik Çinliler oluşturuyor, bunun
dışında 55 etnik grup var. Bunlardan biri Uygur Türklerinin yaşadığı bizim Doğu
Türkistan dediğimiz Sincan Uygur Özerk Bölgesi.
Çin,
birçok dinin bir arada bulunduğu bir ülke. En yaygın din Budizm, Taoizm’de
yaygın. İslamiyet, Hıristiyanlık sonra geliyor.
Çin
dünyada en fazla döviz rezervine sahip ülke. Döviz rezervleri 350 milyar doların
üzerinde. Japonya’dan sonra dünyada en fazla otomobil üreten ikinci ülke. 1000’den
fazla yolcu uçağı var. Yılda 406 milyon kişi uçakla uçuyor.
Kişi
başına düşen milli gelir 1304 dolar. Enflasyon 4,3, büyüme oranı 9,2. Eğitim parayla, üniversitelerin yıllık ücreti
2000 dolar. Sağlık hizmetleri
de paralı.
Ortalama
ömür hem kadınlar hem erkeklerde 80’in üzerinde. Gezimiz sırasında hiçbir
Çinlinin yaşını doğru tahmin edemedik, minyon tipleriyle çok daha genç
gözüküyorlar. Bir aile tek çocuk yapabiliyor. İkinci çocuk isteyenler devlete
35 bin dolar ödemek zorunda.
Çin
parasının adı Yuan. 1 Türk Lirası= 4,8 Yuan civarında. Çin yeme içme, alışveriş
yönünden Türkiye’ye göre daha ucuz sayılır. Hele taksi ücretleri
kıyaslanmayacak kadar ucuz. Pekin’de ilk akşam Hou Hai’den (arkadaki deniz)
otelimize yaklaşık 20 km
taksi ile yolculuk yaptık ödediğimiz para 48 Yuandı (10TL).
Pekin,
çok temiz ve düzenli bir başkent. Geniş yollar, bakımlı gökdelenler şehrin her
yerinde. 2008 yaz olimpiyatları nedeniyle şehir yeniden elden geçirilmiş.
Pekin’de kaldığımız 3 gün buyunca; Gök Tapınağı,
Yasak Şehir,
Çin Seddi
ve Tiananmen Meydanı gezdik. Benim
en çok merak ettiğim, aslında en çok bilgi sahibi olduğum Çin Seddi idi. Çin
Seddi beni gerçekten çok etkiledi, heyecanlandım ve şaşırdım. Birçok noktadan
Çin Seddine ulaşmak mümkün. Biz Pekin’e 85 km uzaklıkta bulunan Jinshaling’e gittik.
Çin
Seddi'nin tarihi 2000 yıl öncesine kadar uzanıyor. Çin'in ilk imparatoru Qin
Shihuang, M.Ö. 221 yılında Çin'i birleştirmiş. Qin Shihuang, kuzeyde yaşayan
Hunların saldırılarını engellemek için Çin Seddi'ni inşa ettirmiş.
Seddin
yıkılmış olan kısımlarıyla birlikte uzunluğu 6.000 kilometreyi buluyor. Blok
tuğlalardan yapılan Çin Seddi'nin yüksekliği 7–8 metre, genişliği ise 6 m civarında, üzerinde 5 at
yan yana yürüyebilir.Set
boyunca birkaç yüzer metre arayla yangın kuleleri bulunuyor.
İmparatorluk Sarayı Müzesi (Gu Gong) 72 hektarlık bir arazi üzerine kurulmuş, uğurlu sayıldığı için 9999 odası bulunan saray yaklaşık 500 yıl boyunca halka kapalı tutulduğu için yasak şehir adını almış.
Gök Tapınağı, Pekin’in en büyük parkı
olan Tiantan Parkı içinde bulunuyor. Tek bir çivi çakılmadan inşa edilen 37,5m
yüksekliğindeki Hasat Duası Sarayı muhteşem.
Çinliler
çok hareketli insanlar. Meydanlarda oturan, çimler üzerinde yatan, bir şeyler
yiyen, cep telefonunu karıştıran kimseyi görmedim. Sabah erken saatlerde
Tiantan Parkında salon dansları yapan, tüylü top oynayan, Tai ci yapan yüzlerce
Çinli içinde hiç şişman insan görmedim. Herhalde bunda yeme içme kültürünün de
etkisi var.
Çin mutfağı sağlıklı bir mutfak. Tuz ve ekmek yok, yağı az kullanıyorlar. Yemekler buharda pişiriliyor, yemek pişmeye yakın wok tavasında kısa süre çevriliyor. Bu arada istiridye yağı ilave edilerek yemeğin parlak olmasını ve göze hoş gözükmesini sağlıyorlar. Mutfaklarında et, tavuk, balık kadar sebzeye de yer veriyorlar. Tarihleri boyunca birçok kıtlık yaşayan Çinlilerin yemedikleri şey neredeyse yok. Ancak biz 20 kişilik bir turla gittiğimiz için Çin yemeklerini Türk damak tadına uyarlanmış şekliyle gerçekten zevkle yedik.
Yuvarlak
yemek masasın ortasında dönen 2. masaya her öğünde en az 13–15 çeşit yemek
geldi ve isteyen beğendiği yemekten istediği kadarını tabağına alarak yedi. Çin
adetlerine göre sofraya en son çorba geliyor, çorbanın malzemesi menüdeki
yemeklerin malzemesine sahip.
Çay yemekten
sonra değil, yemekle birlikte sunuluyor. Çay Çin’de gündelik hayatın ve yemeklerin
ayrılmaz bir parçası. Sağlığa faydası kanıtlanan yeşil çay ile hoş, dinlendirici
kokusu ve yumuşak içimiyle beğenilen yasemin çayı Çin’in dünyaya en güzel
armağanı herhalde.
Dünyadaki en büyük şehir meydanı olan
Tiananmen, Pekin’in tam ortasında bulunuyor. 44 hektar büyüklüğündeki
meydanda 1989 yılında öğrenci gösterileri sırasında trajik olaylar
gerçekleşmişti. 1 milyon kişi alabilen meydanı gezdik, topluca hatıra fotoğrafı
çektirdik.
Ayrıca Pekin’in eski kültürü ve yaşam
havasını bizzat solumak için çekçeklerle hutonglarda dolaştık, Çinli bir aileyi
yakından tanıma fırsatı bulduk, Yazlık Sarayı gezdik. Çok güzel bir salonda
nefis bir Kung Fu Show izledik. Çin’de 2. durağımız Xian’a Pekin’den Çin
havayolları uçağı ile 1saat
45dakikada ulaştık.
Xian (Şian) tarihi binlerce yıl öncesine
dayanan, bugün 6 milyon nüfusa sahip sanayi şehri. İpek ticaret yolunun
başlangıç noktası olması Xian’ın Çin uygarlığının hazine sandığı olmasında
etkilidir herhalde.
Xian’da 14,5 km uzunluğundaki
dikdörtgen şehir surlarını, Çan kulesi, Davul Kulesi, Büyük Yaban Kazı
Pagodası, Müslüman mahallesi ve Ulu Camii gezdiğimiz yerler.
Hayatımda
ilk kez opera binasına gittim ama opera izlemek için değil. Eskiden opera
olarak kullanılan binada koltukları sökmüşler, yüzlerce turistin yemek yediği
bir gösteri salonuna dönüştürmüşler. Akşam yemeğimizi yerken müzik ve dans gösterisi
Tang Dynasty Show izledik.
Xian’da Çin’in en değerli arkeolojik hazinesi olan Toprak Savaşçıları (Terra Cotta) bulunuyor. Xian’a
Bu harika yapıt
rastlantı sonucunda, 1974 yılında kuyu kazan köylüler tarafından bulunmuş. İmparator
Qin henüz hayattayken M.Ö. 246 yılında başlanan mezarının inşası 40 yıl sürmüş,
inşaatta 700 bin kişi çalıştırılmış. Mezarın temeli dörtgen şeklinde, güneyden
kuzeye 350 metre
uzunluğunda, doğudan batıya 345
metre genişliğindedir; 76 metre yüksekliğinde
toprak bir piramit şeklinde.
Boyları
183 – 195 cm
arasında değişen bu heykel askerlerin her birinin yüz ifadesi farklı. Kazı
alanında çoğu hala toprak altında 8000 asker, 520 atıyla birlikte 130 savaş
arabası, 150 süvari atı bulunduğu tahmin ediliyor.
Fotoğraf: Levent Karacaoğlu / Terra Cotta Ordusu
Fotoğraf: Levent Karacaoğlu / Terra Cotta Ordusu
Qin Shihuang Mezarı ve Terra Cotta Ordusu dünyanın 8. harikası olarak kabul ediliyor. 1987 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirasları listesine alınmış.
2 gece
kaldığımız Xian’dan güzel duygularla ayrıldık. 2 saatten kısa süren uçak
yolculuğu sonunda Çin’in en kalabalık (31 milyon) eyaleti olan Çongçing’e
ulaştık.
Çongçing,
6300 km
uzunluğa sahip dünyanın Nil ve Amazon’dan sonra 3. büyük nehri olan Yangtze’nin
en önemli limanına sahip.
Yangtze
nehrinde 3 gün sürecek gemi yolculuğu ile yaklaşık 600 km sonra Yichang şehrine
ulaşacağız. Victoria Katarına adlı nehir gemisinin kalkmasına daha çok zaman
var, Çongçing şehir turu yapıyoruz. Pandaları ile ünlü hayvanat bahçesine,
şehir meydanına ve kapalı pazarına gidiyoruz. Kafes içinde alıcısını bekleyen
kaplumbağalar, kurbağalar ve yılanlar, kanatlı hayvanlar, bize tanıdık gelen
gelmeyen sebze ve meyveler. Pazar gezmeyi zaten çok severim, bu fırsatı
kaçırmadım.
Bir yandan
fotoğraf çekerken bir yandan da daha önce hiç görmediğim yiyecekleri tanımak
için hızlı bir tur attım.
Toplam 266 yolcu kapasiteli, 98 m uzunluğunda, 6 katlı gemi
gecenin karanlığında Çin’in doğusuna, Yichang’a doğru ilerlemeye başladı.
Sabırsızlıkla sabahın olmasını bekliyoruz, yarın nasıl bir coğrafyada
uyanacağız acaba.
Sabah herkes üst güvertede toplandı, güneşin doğmasını beklerken çamurlu Yangtze nehrinde ilerleyen gemiden etrafı izlemeye başladı. Nehrin genişliği bazı yerlerde
Hoş
geldiniz partisi veren ve elimizi tek tek sıkan kaptan Gong Ju Cheng çok genç,
gemide herkes çok sempatik ve güler yüzlü.
Geceleri tam yol giden gemimiz
gündüzleri nehir kenarındaki ilginç yerlerde mola vererek oraları ziyaret
etmemizi sağladı. En çok merak edilen yerde nehir yolculuğunun son günü
ulaşacağımız Üç Boğazlar Barajı idi. Bu barajın yapımına 1992 yılında başlanmış
ve kısa süre önce bitirilmiş.
25 milyar
dolara mal olan 2309 m
uzunluğundaki baraj dünyanın en büyüğü. Victoria Katarına adlı gemimiz, baraj
gölü seviyesinden 90 m
aşağıda bulunan Yangtze nehrine 5 büyük havuz asansörünü kullanarak indi. Bu
sistem müthiş işliyor, sanırım aynı sistem Panama Kanalında da var.
Nehir yolculuğumuz bitti, ama Yangtze
yoluna devam edecek. Doğu'ya doğru akarak Shanghai’den (Şangay) Doğu Çin
denizine dökülecek.
Yichang’da
bindiğimiz uçak, Çin’de son 3 gecemizi geçireceğimiz Shanghai’ye vardığında
Çin’in gelişmişliğini bir kez daha tanık olduk.
Shanghai yapılanlarla birlikte 4000’den
fazla gökdelene sahip, Çin’in en zengin, modern yaşama sahip, hareketli finans
şehri.
Mayıs-Ekim
2010'da Expo 2010 Dünya Fuarı'na ev sahipliği yapacak.
Yeşil Buda
Tapınağı, Yu yuan Bahçeleri, ünlü alışveriş caddesi Nanjing, Çin
akrobasi şovu gideceğimiz yerlerden bazıları.
Fotoğraf: Levent Karacaoğlu / Oriental Pearl TV Tower
Bunlardan biri468 metre
yükseklikteki "Doğu'nun İncisi" adı verilen televizyon kulesi. Shanghai'nin
manzarasını seyretmek için ideal bir yer. Hızlı asansörle sadece 40 saniye
içinde kulenin 263. metre
yükseklikteki en büyük küresine çıktığımızda yılan gibi kıvrılıp akan Huangpu
nehrindeki gemileri ve Shanghai’yi 360 derecelik açıyla görme şansına sahip
olduk. Bir alt katta gezindiğimiz zemin cam olunca altımızda kalan parkı,
yolları, arabaları, evleri korkarak seyrettik. Shanghai Longyand tren istasyonu ile Pudong
Havaalanına arasında hızı saate 430 kilometre olan Maglev (Manyetik) treni
denemek ise nasip olmadı.
Bunlardan biri
Kısmetse bir daha ki sefere diyerek, Pudong’a otobüs
ile gidiyoruz ve 11 saat sürecek olan Shanghai – İstanbul yolculuğumuz için
gece yarısı THY’nın yine Bursa uçağına biniyoruz. Hoşçakal uyanan ejderha,
hoşçakal Çin.
Ağustos, 2009
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder